15 Eylül 2009 Salı

bloggg!!

ya neden oluyor bilemedim ama ktunnelsiz bloguma giremiyorum :S açmıyor internet.mahkeme kararıyla engellenmiştir de yazmıyo :S biri beni aydınlatsın lütfen...

14 Eylül 2009 Pazartesi

beyaz tişört!!

beyaz,beyaz,beyaz.her taraf bu renk olsun istiyorum şu sıralar.ayrıca da beyaz tişörtler,beyaz kazaklar,beyaz bluzlar istiyorum bi sürü.beyaz pantolon da istiyorum ama o emekli olunca artık.
ama en çok da beyaz tişört.alıcam ama alsam da giyemem o göbek orda potluk yaparken.e göbek gitmeli o zaman.gitmiyor lan.napıyım yani??? 5 kilo veriyorum yürüye yürüye.sonra azcık kan hapı kullanıyorum ve hoopp.abrakadabra!! geri alınıyor onlar.
giyerim ama ben o beyaz tişörtü.giycem de nitekim :P bakalım kısmet.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Selülit benim isyanımdı

[kişisel not: Bu yazı Hazal'ın bana araştırma ödeviydi ve onun şımarıklığına ithafen Ayşe Özyılmazel- ve Ayşe Arman-vari bir röportaj yaptım =) ]


Efendim efendim efendim :) Zayıflama takıntımızı hallettik geriye izleri kaldı ..sarkmış kollar,
buruşuk bacaklar (selülit demesek irrite fln oluyorum yane:P)...Ha düzenli sporla zayıflasak
ölür müydük.Yo ölmezdik ama maazallah o popolarımız uzak kalırdı koltuktan,sandalyeden,çimden.
O riski göze alamadık...E noldu??
SELÜLİT.
Ben de kelime anlamını öğrenmek için Google'a yazınca karşıma bi sürü karmaşık şey çıktı.Anlayamayınca sayın Öküz'ü arayıp bu konuda bir röportaj yaptım.buyrun. :)



(Öküz: Ö kurbağa: K)
K : Selülit diye bişey varmış duydunuz mu?
Ö : İyi bilirim ben şahsen.kelime anlamıyla portakal kabuğu görünümündeki deri,
tıbbi terimiyle "Hidrolipodistrofi"(ki hastalık sayılıyomuş) demek.
K : Peki nasıl anlıyoruz selülitimiz olduğunu??
Ö : Cildi iki parmak arasında kıstırdığımızda, cildin dış tabakasında girinti ve çıkıntılar meydana gelirse ki buna portakal kabuğu görünümü örnek veriliyo işte o zaman yandığımızın resmi oluyor.
K : Ya nerelerde olur bu selülitler?
Ö : Uyluğun üst kısmı, dizin ve bileğin iç kısımları, kaba et ve baldırların arkası ve üst bacaklara genelde süvari pantolonuşeklinde yerleşiyor.
K : Nasıl oluşuyor??
Ö : Kadınlarda yağları oluşturan ve destekleyen bağ dokusu iplikleri temel olarak deriye dik olarak oluşmakta dolayısıyla bağ dokusunun destek yapısı,deriyi aşağı çekmekte ve pürüzlü bir yüzey meydana getirmekte.
K : Demek o yüzden çoğu kadın da var.yanlış mıyım??
Ö :
Hayır canım niye yanlış olasınız kadınların %85-98'inde belli bir örçüde selülit var.Hem sizde niye olmasın ki Victoria Beckham da bile varken dimi??
K :
(Rahatlatmalı mı bu şimdi!) Biz spor yapmadık ondan oldu ya o gymden çıkmayan süslü ve fit bebeklerde nasıl oluyor bu selülit?Anlam veremiyoruz.
Ö : Vücuttaki tüm yağ katmanları içinde yalnızca yüzeyel cilt altı tabaka selülitten etkilenir. Yüzeysel tabaka kilo kaybından etkilenen en son tabakadır.Bu nedenle egzersiz ve kilo verme selüliti ortadan kaldırmamaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapan ve düşük yağlı beslenme diyetleri uygulayan kadınlarda bile hala selülit görülebilmektedir.Bu durum, selülitin kontrol altına alınmasını ve selülit tedavisini tümüyle farklı bir sorun haline getirmektedir
K : Hadi ya.tüh.E nasıl yapcaz ki biz onu??
Ö : Nasıl kurtulacağınızı az sonra anlatırım ama şimdilik sırayla gidelim.Nasıl korunacaksınız?Ondan bahsedeyim izniniz olursa.
K : Tabi,lütfen.
Ö : En önemli korunma kan dolaşımının aktif devamlılığını sağlamaktır.
K : Yaşamak için lazım olanından mı?
Ö : Hayır yüzeyselleşmeyin.Derinin kanla beslenmesini teşvik edin. Örneğin masaj eldiveni ile kendi kendinize yapacağınız masajla, bir sıcak, bir soğuk duşu sorunlu yerlere tutun. Saunanın da yararı vardır.gerisi için bıd bıd kalori bıd meyve bıd hareket bıd..(buraları google'a "selülitten korunma yolları" yazarak bulabilirsiniz.ama ben en mühim olanını yazıyorum efendim)
K : Hmmm..Selülit oluşumu ne zaman başlar??
Ö : Selülit orta yaş rahatsızlığı değildir.Selülit cinsel değişimin belirmesiyle ortaya çıkar (ergenlik) ve bu dönemlerde dikkat edilmezse 18 yaşındayken 35 yaş selülitlerine sahip olabilirsiniz çok rahat.Ayrıca hamilelik (loğusa dönemindeki oluşumlara sebepler veriliyor bu süreçte ama hormon adıydı falan kullanmak istemiyorum) ve menapoz süreçlerinde yoğun olarak oluşur.
K : Nasıl kurtulacağız biz bu illetten??
Ö : İllet demeyin istriham ederim.Öncelikle ne derecede selülitiniz var onun farkında olmalısınız.Bu dereceler:
Derece 0 sellülit: Deri iki parmak arasında sıkıldığında bile ortaya çıkmaz.(var mı böölesi ya.)
Derece 1 sellülit: Ayakta dururken ve yatarken selülit görülmez. Deri sıkıldığında portakal kabuğu görünümü ortaya çıkar.
Derece 2 sellülit: Ayakta dururken sellülit görülür ancak yatarken kaybolur.
Derece 3 sellülit: Ayakta ve yatarken selülit görüntüsü ortaya çıkar.(anneanne selüliti olsun bunun adı)
K : Anladım. Ya nasıl kurtulacağız?
Ö : Öncelikle vicdan ve ahlak sahibi olduğumu kanıtlamak için doktora gidin derim.ama bana kalırsa hele bi çabalayın.siz yerinizde otururken hangi doktor gelip selülit masajı yapar hergün,allasen?Paranız varsa masaj salonlarına falan gidin özel msj yaptırın selülit için;ama ne gerek var ya para şu zamanda o kadar değerliyken.Başımıza manken misiniz be?Sanki güzellik ilahesisiniz de tek sorununuz selülit?Çok kızıyırom ben böyle abuk şeylere para harcayanlara,
gidin Lösev'e yatırın.Hem mutluluk hormonu herşeye çare.Hiç biriniz birer fotomodel olamazsınız sayın kokonalar,haddinizi bilin ya.
K : Pardon öküz bey? ben zaten nasıl kurtulacağız dedim di mi?masaj salonu ve ya doktor numarası istemedim ki?
Ö : Olabilir.sosyal mesajımı verdim rahatım huzurluyum.gelelim nasıl kurtulacağınıza.
ilk adım vücuda ekstra toksin almayın.zaten yeterince birikmiştir.
K : Ne gibi?
Ö : Sigarayı bırakın, alkollü içki ve kola, kahve gibi kafein içeren içeceklerden uzak durun. Sade su için. Toksinleri ve zararlı maddeleri vücuttan atmak için, günde ortalama
1.5 litre su içmek gerekir. Yapay tatlandırıcılardan, renklendiricilerden ve katkılı yiyecek, içeceklerden kaçının.
K : Ama söylediğiniz şeyleri bırakmak zaten ayrı ayrı bağımlılık tedavisi isteyen şeyler??Hem sade su derken dalga mı geçiyorsunuz??
Ö : Evet kesinlikle dalga.Yapamazsınız ki bunları siz.
K : E yapabileceğimiz bişeyler yok mu?
Ö : Kafeini,şekeri azaltıp lifli gıdalar tüketin.bu önemli.hem zayıflarsınız.tuz tüketiminiz sıfıra yaklaşsın.düzenli duş alın.her duşun sonunda soğuk suyu bacaklarınıza 3-5 dk
tutun.şok etkisi yaratır.hem de sokaktakilerin halini anlarsınız.bir de hareket edin.
K : Nasıl hareketler?spor egzersiz ??
Ö : Size süper harika hareket listeleri verirdim ama hiçbirini 5 günden sonra devam ettirmiyorsunuz.Spor yapın fln da demiyorum.yapmıyosunuz.Sert sporlar, vücudun belirli bir kısmını çalıştıran ve düzensiz yapılan sporlar hiçbir işe yaramaz. Selülite karşı en etkili sporlar tempolu yürüme ve yüzmedir. Fakat tıbbi olarak, bütün sporlar içinde en iyisi jimnastiktir.
Bunun bir avantajı da herkes tarafından istenildiği yerde, istenilen zamanda ve şekilde uygulanabilmesidir.
K : Hımm.Selülit için maske ve ya da jel reçetesi verir misiniz?
Ö : Vermem.uğraşmayın öyle saçma şeylerle.iyi bi markadan almanız bile daha hesaplı olur malzemelerine kıyasla.ayrıca ölçüyü tutturamazsınız,içindeki etkisiz kimyasalları ayıramazsınız.boşuna mı o kadar dermatoloğuydu kimyageriydi uğraşıyor yapıyor kremleri??
K : E hani para harcanmasına karşıydınız bunlara?
Ö : Bugüne kadar yaptığın maskelerden kaçı işe yaradı ve daha hesaplı oldu?
K : Soruları ben sorsam?ama hayır hiçbiri.
Ö : Çünkü işi bilmiyosunuz.bilene saygı duyun.
K : Pardon o zaman...E son bir sözünüz var mıydı?
Ö : Selülitten kurtulmak ve korunmak için duruş da çok önemlidir.Yüksek topuklar, yanlış yürüme hareketleri, kambur oturma...Bunlar selülite yol açan nedenlerdir;çünkü bu saydıklarımız toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını
olumsuz yönde etkilerler.Özellikle de yanlış bir oturma şeklinde iç organlar sıkışır. Sonuçta zehirli maddeler vücuttan o kadar çabuk çıkmaz ve atık maddeler dokularda toplanır ve deri gevşer, çukurlar oluşur. Bu nedenle her zaman şunu düşünün:
Karın içeri, göğüsler dışarı. Dik durma vücudu uzatır ve daha zayıf görünürsünüz. Oturuş için de aynı şey geçerlidir.Duruş hatalarını bilinçli olarak dengelemek için sırt egzersizlerinin yararı vardır.
K : En uzun sözünüz son sözünüz oldu??
Ö : Çünkü benim hiç son sözüm olmadı.Kimse son sözü söyleme hakkını bana vermedi.
K : Acıdım.Saolun.Bys.
Ö : By By.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

öküz kadar şişmek isteyen kurbağa

La fontaine nin bir masalı bu.küçükken okumuştum.Sonra geçenlerde bi kere daha karşıma çıktı.Nedense onca masal ve çizgi film arasından en çok bunu benimsemişim.Biraz kaba belki kulağa da hoş gelmiyor.Hatta internette arattığınızda değişik masallarla karşılaşıyorsunuz.hatta biri şöyle ki çok güldüm:

Kurbağa bir öküz görmüş çayırda, o kadar hoşlanmış ki, bayılmış boyuna posuna. Kendisine baksanız, boyu yumurta kadar ama kurbağa bu anlamaz ki , ille de öküze benzeyecek. Öküze bakmış kabarmış, kabardıkça şişmiş., ıkınmış, sıkınmış , gerilmiş. Bir görseniz gerginlikten nefes alamayacak hale gelmiş. Eşine sormuş:

- Nasıl hanım öküz kadar oldum mu ?
Hanımı şöyel bir sağdan bakmış, birde soldan:
- Nerdeee ? demiş .
Kurbağa daha bir hırslanmış
- Al öyleyse demiş. Şimdi nasılım. Bunu söylemiş ya, iyice şişmiş.Hanım gülmüş :
- Vazgeç bu sevdadan demiş.
Bizimki iyice hiddetlenmiş.
-Sen dur hele bakalım demiş.Şişmiş, birdaha, biraz daha. Biraz daha şişmiş. Derken çat diye çatlamış.


Okuyunca insanın aklında garip çağrışımlar yapıyo di mi?Kurbağanın kompleksi başka bi şeyle ilgiliymiş gibi.Tabi çocuk aklıyla okuyunca öyle olmaz da neyseNeyse ben kendi okuduğum masalı hatrımda kaldığımca anlatayım.

""Bir gün bi kurbağa deredeyken bir çoban öküz sürüsünü dereden karşıya geçirmeye başlar.Öküzler öyle heybetlidir ki kurbağanın gözünden bakılınca..Taşlar,çakıllar yerlerinden oynamakta,o çok korktuğu yosunlar,koca yeşil ahtapotlar,öküzlerle olabilmek için onların ayaklarına yapışmakta onlarla gitmektedirKurbağa şaşkın şaşkın izlerken birden diğer kurbağalar bunun pörtleyen (anneannemin deyimiyle beleren) gözlerini görüp dalga geçerler:
-Çok mu özendin?? diye.
O da:
-Ne özeneceğim ki ben istesem onlarla aynı hatta daha büyük olurum der.
Daha sonra bunu kanıtlamak için nefes almaya başlar şişer,şişer,şişer (ve hayır birden patlamaz.patlamanın bi süreci vardı benim okuduğum masalda).Nihayet bir öküz büyüklüğüne ulaşır.bunu gören diğer kurbağalar hayran hayran alkışlamaya kimileri de kur yapmaya başlar.bizim öküz kurbağa o kadar ünlenir ki namı aslanın bile kulağına gider.E diğer kurbağalar da bizim kurbağanın namından faydalanmak için öküz kurbağayı merkezde,kendileri etrafında olacak şekilde tüm ormanda dolanmaya başlarlar.Kendilerini ormanın üstünü sanarlar.Yapmadıkları yaramazlık kalmaz.Öküz kurbağa ise hareket edememektedir bile.Kurbağaların tepesinde bir oraya bir buraya sürüklenir.Gene bir gün aslan bu kurbağayı görmek için gelir.Kimse ona saygı göstermez.Aslan sinirlenir,kurbağaya dönerek:
-Öküz oldun ya fil olabilir misin der bizim kurbağa da tekrar şişmeye başlar;ama ilk nefeste patlar.Tüm kurbağalar şaşırır ve aslanın karşısında çaresiz kalırlar.İçlerinden bi tanesi çıkar der ki:
-Ama öküzlere kızmıyosunuz?
Aslan da derki
-Onlar kendi özleriyle şişiyolar.havayla değil.
Çeker gider.""

Bu masalın kahramanı aslandır,monarşiye övgüdür,elitist masalın daniskasıdır falandır filandır hiç bilmem.anlamam zaten onlardan.
Benim o şişen kurbağacık çok hoşuma gitmişti.